DEÜ Güzel Sanatlar Fakültesinin Taşınmasıyla İlgili Çözüm İstiyoruz

Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinin taşınmasına yönelik basın açıklamamızdır.

Uzun bir süredir “depreme dayanıklı olmadığı” gerekçesiyle DEÜ, GSF’nin Tınaztepe Kampüsüne “geçici” olarak taşınması konusunda bir tartışma yürümektedir. İzmir Eğitim Sen 3 No’lu Üniversiteler Şubesi olarak üniversitenin tüm bileşenlerini ilgilendiren bu konuda söz söylemeyi biz de kendimize görev bilmekteyiz.
Tartışmalar ilk olarak 2019 Ocak ayı içinde başlamış, taşınmanın Şubat ayı içinde olacağı söylentisi yayılmıştır. “Söylenti” diyoruz çünkü bu konuda yazılı belgemiz yok, ancak Ocak ayında Rektörlükten yapılan açıklamada taşınmanın söz konusu olmadığı belirtilmiştir. Tartışmaların ve söylentilerin delili niteliğindeki o açıklamaya şu an itibariyle erişimimiz de yok; çünkü ilgili bağlantı rektörlüğün resmi web sitesinden kaldırılmıştır.
Taşınma ile ilgili tartışmalar yine gündemdedir. 7 Temmuz 2019 tarihinde DEÜ Rektörlük resmi web sitesinde konuya yönelik olarak “son kez kamuoyu açıklamamızdır” başlığı ile paylaşılan yazıdan yola çıkarak basın açıklamamıza devam edeceğiz. Söz konusu açıklamayı okuduğunuzda sürecin daima şeffaf ve net yürütüldüğü, bilimsellikten yana tavır alındığı ve üniversite bileşenlerinin menfaatine yönelik olduğu söylenmektedir. Yazı çarpıcı başlıklarla devam etmektedir.
Rektörlük tarafından yapılan açıklamada 2000 yılından önce yapılan tüm kamu binalarında depreme dayanıklılık durumlarının belirlenmesi için ilgili mevzuata göre bağımsız denetim kuruluşlarının çalışma yapması gerektiğine değinilmiştir. O zaman biz de şunu sormak durumundayız: DEÜ yönetimi, 2000 yılından önce inşa edilmiş olan ve başta GSF binaları olmak üzere diğer fakülte binalarını hangi bağımsız denetim kuruluşlarına denetletmiştir? Raporları kamuoyu ile paylaşılacak mıdır? 24 Haziran 2019 tarihinde konu ile ilgili yapılan toplantıda elimizde raporlar var denilmiş, 6 Şubat 2019’a ait DEÜ İnşaat Mühendisliği hocalarının imzaladığı raporun bir kısmı slayt olarak paylaşılmıştır. Günler sonra 4 Temmuz 2019 tarihinde sosyal medyada paylaşılan diğer raporun tarihi ise 27 Haziran 2019’dur ve bu raporun imzacıları da DEÜ İnşaat Mühendisliği hocalarıdır. Üstelik eksik paylaşılmıştır. Burada şunun altını ayrıca çizmek isteriz. Hocalarımızın bilimsel görüşleri ve hazırladıkları raporla ilgili bir sorunumuz yoktur. Kendileri DEÜ’nin kıymetli hocalarıdır. Sorunun kaynağı bizim için şudur: Kamu kurum binaları bağımsız denetleme kuruluşlarınca denetlenmek zorundadır diye açıklama yapan yönetim, kendi binalarının bağımsız denetçiler tarafından denetlenmesine niçin izin vermemiştir? Ayrıca 6 Şubat 2019 tarihindeki rapor sonrası eğitim öğretim faaliyetlerine bu binalarda devam edilmiştir. Madem bu raporların sonucu binaları derhal tahliye etmek gerekiyordu, bu kadar ay DEÜ mensuplarının can ve mal güvenliği kime emanet edilmiştir? Kafalarda oluşan tüm soru işaretlerinin sebebi yönetimin süreci yönetme biçiminden kaynaklanmaktadır.
DEÜ yönetimi yaptığı açıklamada birtakım kurumların ve o kurumların temsilcilerinin “bilgisizce” açıklamalarda bulunduğunu söylemekte ve söz edilen kimselerin kendi siyasi emelleri doğrultusunda hareket ettiklerini ve DEÜ mensuplarının can ve mal güvenliklerini hiçe saydıklarını iddia etmektedirler. Üstelik bu kişilere niçin başka kamu binalarının güvenliklerini sorgulamadıkları eleştirisini yapmaktadırlar. Peki, DEÜ yönetiminin söz ettiği bu kurumların adları nelerdir? Kimlerden söz ettiklerini bilirsek bizlerin de soru sorma ve o kurumların da yanıt verme hakkı doğacaktır. Ortaya atılan çözüm önerilerini “muğlak” ve “sığ” bulan ve şeffaflıktan yana olduklarının altını çizen sayın yöneticiler bu konuda niçin gizemli bir uslup kullanmaktadırlar?
DEÜ yönetiminin GSF mensuplarını Buca Tınaztepe Kampüsü’nde Rektörlük Hizmet Binası olarak inşa edilen binaya taşıma çözüm önerisi de sorgulanması gereken bir yoldur. Öncelikle bu bina hizmet binası olarak tasarlanmış, odaları ona göre yapılmıştır. Ofisler ve çalışma odaları GSF mensuplarının bırakın ders yapmalarını, etkinlik yürütebilecekleri yerler değildir. Üstelik GSF’nın tüm bölümlerinden öğretim elemanlarının Tınaztepe’deki hizmet binasını inceledikten sonra ilgili binada kesinlikle sanat eğitimi yapılamayacağına dair hazırladıkları bir rapor da vardır. O halde niçin rektörlük değil de GSF Tınaztepe’ye taşınmak istenmektedir? Alsancak’ta bulunan Rektörlük binasının kültür mirası olduğu söylenmekte ve yapılacak her türlü düzenlemenin uzun zaman alacağı dile getirilmektedir. O halde niçin Tınaztepe’ye bir Rektörlük hizmet binası inşa edilmiştir? Sonradan başka düzenlemelere gidilecek bir binaya niçin ödenek yağdırılmıştır? Yapılan planlar bir başka rektör görevi devralınca değişecek biçimde mi hayata geçirilmektedir? Oraya aktarılan ödenek maliyetinin hesabı kime sorulacaktır? Kamu zararı ne olacaktır?
Elbette ortada bir risk varsa, olası afet sonucunda oluşacak kayıpların sorumlusu ilgili kurumun yöneticileri olacaktır. Ancak duruma bir de şu açıdan bakalım: Burada çalışan idari ve akademik personel ve eğitimlerini sürdüren öğrenciler niçin kendilerinin can ve mal güvenliklerini bilerek ve isteyerek tehlikeye atsınlar? Ya o öğrencilerin anne ve babaları niçin güvensiz olduğunu bildikleri bir binaya çocuklarını göndersinler? Siz kamuoyu mensupları oturulamaz raporu verilen bir evde oturmaya devam eder misiniz? Her an başınıza yıkılabilecek bir okulda eğitime devam eder misiniz? Özetle, GSF mensupları, ölsek de kalsak da biz bu binada eğitim sürdüreceğiz mi demektedir? Hayır, elbette bu absürt algı yaratma girişimini görüyoruz. GSFlilerin derdi uygun bir binada, sanatsal etkinliklerini eksiksiz biçimde yürütebilecekleri bir ortamda eğitimlerini sürdürmektir. Nitekim, yıllar önce Alsancak’ta yer alan kampüslerinden Narlıdere’ye taşınmaları bu koşullar sağlandığı için olmuştur.
Mevcut durumda taşınma sorununu “elbirliği” ile çözelim diyen DEÜ yönetimini, seçmiş olduğu bu sözcüğün gereğini yerine getirmeye davet ediyoruz. DEÜ yönetimi, Büyükşehir Belediyesi ve GSF’den oluşturulmuş bir heyet ve ilgili oda, demokratik kitle örgütleri ve sendikaların bir araya gelip herkesin mağduriyetlerinin ve kaygılarının giderilebileceği bir çözüm yoluna ulaşabilir diye düşünüyoruz. Yeni eğitim ve öğretim yılının başlamasına günler kala sorunun ivedilikle ve sağlıklı biçimde çözülmesi ve öğrencilerin ve GSF’deki tüm personelin daha fazla olumsuz etkilenmelerinin önüne geçmek için DEÜ yönetimini daha sağduyulu adımlar atmaya davet ediyoruz.
Saygılarımızla,
Eğitim Sen İzmir 3 No’lu Üniversiteler ve KYK Şubesi Yürütme Kurulu